Parkur 29-Prien Z Yolu
Parkur Özellikleri.
Mesafe: 14,5km
Zorluk Derecesi: C
Su Kaynağı: İçilecek su kaynağı 1,5-7,45. ve 10,9. km’de var.
Panoramik görüntüsü ile harika bir parkur. Parkur, başlangıç noktasında genellikle antik kentin ünlü sütunları önünde fotoğraf çekmekle geçer. Daha sonra düz duvar gibi duran kayalık alanı görünce “Burayı mı çıkacağız” diyen sesler duyarsınız. Priene Antik Kenti’nin tarihçesine gelince; kısaca şu şekilde özetlenebilir..: Priene, Söke’nin güney-batısında, Samsun (Mykale) dağının yamaçlarında kurulmuş Ionia Konfederasyonu’na bağlı on iki şehirden biridir. Büyük Menderes’in taşıdığı alüvyonlarla çevredeki öbür şehirler gibi denizden uzaklaşmıştır.
Liman böylece dolduğu için şehrin çevresini bataklıklar kaplamış, halk da Mykale Dağı’nın yamaçlarında daha elverişli yerlere göç etmiştir. M.Ö. X. yy’de kurulduğu sanılan Eski Priene’den herhangi bir kalıntıya rastlanamamış, yalnız M.Ö. 500’de basılmış, üzerinde Athena başı olan arkaik üslûpta bir sikke ele geçmiştir. Arkeologlar bugünkü Priene kalıntılarını en erken M.Ö. 400 yıllarına tarihlendirirler. Helenistik çağda öbür Ionia şehirleri gibi Roma egemenliğine giren, fakat denizden sürekli olarak uzaklaştığı için zamanla önemini kaybeden Priene’de benzeri Ionia Şehirleri gibi Miletos’lu Mimar Hippodamos’un planına göre düzenlenmiştir: Cadde ve sokaklar doğu-batı, kuzey-güney yönünde birbirini dikine keser, arada kalan adalarda da önemli yapılar, evler yer alır.
Priene kazılarına XIX. yy’ın sonlarında başlandı; C.Humann başkanlığında bir heyet 1895-1898 arası şehrin belli başlı yapılarını inceledi. Özellikle Athena Tapınağı üzerinde duruldu. Humann’ın ölümünden sonra kazılara Th. Wiegand başkanlık etmiş ve şehri bütünüyle ortaya çıkarmıştır. Priene’den günümüze gelen yapıların en önemlileri; Athena, Zeus, Kybele, Mısır Tanrıları, Demeter ve Kore Tapınaklarıdır. Helenistik ve Roma çağlarının izlerini en iyi şekilde yansıtan Priene Tiyatrosu, Ekklesiasterion (Halk Meclisi Binası), aşağı ve yukarı Gymnasion ile M.Ö. 200 yıllarına tarihlendirilen Stadion da Priene’nin önemli yapılarındandır.
Parkur başlangıcından itibaren dik çıkmaya başlarsınız. 1,5 km mesafe içinde yaklaşık 350 m yükselirsiniz. Yukarıdaki kaleden, askeri kışladan antik kente inmek için yapılmış kayalara oyulmuş merdivenlerden (biz “Z yolu” diyoruz) çıkarken durup Söke Ovası’nın ve Prien Antik Kenti’nin panoramik fotoğraflarını çekebilir, bu arada da nefesinizi düzenleyebilirsiniz. Yukarıya, kaleye ulaştığınızda ise zorlu dar kayalık tırmanış bitti demektir. Bundan sonra yine tırmanış var ancak “Z” yolundaki gibi dik ve dar değil, daha geniş bir alanda yürürsünüz. Kaleden sonra ormanlık alana girip, yukarıya, zirveye doğru patikalardan çıkışınızı sürdürürsünüz. Zirve noktasına ulaştıktan sonra orman içinde traktör yolunu buldunuz mu bu yolu izleyerek, sağa, sola dönmeden devam edip daha sonra Nallıca Yaylası’na ulaşırsınız. Yayla’nın hemen doğu tarafındaki dere yatağında, çınar ağaçlarının altında, su kaynağı vardır. Çok az aksa da her mevsim su bulunur. Bu kaynak, aynı zamanda bölgedeki yılkı atlarının da su kaynağıdır. Nallıca’dan dere yatağından inip bir süre sonra yine Davutlardan Nallıca’ya gelen ana yola kestirmeden inilir. Bu yolu bir süre daha izledikten sonra Davutlar-Güzelçamlı yolu ayırımından sola Güzelçamlı tarafına döndüğünüzde, kısa bir süre sonra Kurşunlu Manastırı girişindeki çeşmeye gelirsiniz. Bu çeşmede, sürekli su bulunur. Çeşmenin tam karşısından orman içine doğru girdiğinizde Kurşunlu Manastırı’na ulaşırsınız. Kurşunlu Manastırı’nın hemen yanında ise “seyir kayalıkları” dediğimiz tüm Sahil Sitelerini ve Kuşadası’nı görebileceğiniz kayalıklara gelirsiniz. Buradan patikaya geçer ve Davutlara kadar patikadan devam edersiniz. Eğer isterseniz yolun bitimindeki termal işletmelerde yorgunluk atabilirsiniz…